10 Mart 2014 Pazartesi

Soğuktu Yağmurluydu.... Trilye Güzeldi Mudanya Hatıra Doluydu...

  İnsanın ruhunu gezi cini ele geçirdi mi ne hava muhalefeti dinler ne uzaklık,ne yokluk dinler ne arar kalabalık....Böyle bir şiirsel giriş yapmamın sebebi ,soğuk yağmurlu havanın sonbahar olduğunu hatırlaması ve bizleri ziyaret etmesi ile dışarı çıksam mı modunda camdan bakmamız gereken bir günde sabahın ilk ışıklarıyla yollara dökülmemdi elbet...
  Amaç fotoğraf çekmek gizli amaç okul yıllarından beri gidilmemiş görülmemiş yerlerin yeniden dolaşılması,deniz havasının solunup bu güzel coğrafyada yaşadığımız için şükredilmesiydi.




  İlk durak Mudanya...Ne kadar büyümüş,ne kadar turizme adapte olmuş.Herhalde bunda feribot seferlerinin de payı var.Bir çok eski bina restoran cafe yapılmış,bir çok tarihi ev restore edilmiş onarılmış.Birçoğu da hala bakımsız çürümeye terkedilmiş ilgi bekler durumda.Yalnız keşke eski mahalleye araç sokulmasa .Araç görüntülerinden o güzelim evlerin fotoğraflarını çekemedim inanın.
Yaza hazırlık olarak Mütareke Binası elden geçiyor,gelinlik giymiş gibi bembeyaz boyaları yenilenmiş son iyileştirmeler yapılıyor belli ki.Etrafı plakalarla kapatıldığından onu bile fotoğraflayamadım.Hava şartlarını yendim insan etkisine yenildim  Mudanya'da :)

  Ben geride bırakalı Bursa'yı ve Mudanya'yı 20 yıla yakın zaman geçti. Marinadan bile haberim yoktu. Trilye tarafında sevimli bir marinası var.Barınakların önünda bazı balıkçılar balık ekmek yapıyor.Ama çevrenin daha temiz olmasını beklerdim ve biraz daha düzenli.






Kıvrılarak çıkan yollardan devam ederek aracımız Trilye'ye vardı.Hani o kafa dinlemeye ,romanını yazmaya çekilir ya yazar hırçın denizin kayaları dövdüğü sahil kasabasında.İşte o kasaba Trilye adeta.
Mart yağmuru ve rüzgarında kimselerin dolaşmadığı sokaklarında,denize açılan sokaklarından köpüklenen dalgalara bakarak tam da bunu düşündüm işte.

  Çok şirin evler dar sokaklar ,denizle içiçe bir yaşam süren sakin insanlar.Bir iki balık lokantası bir iki cafesi bol fotoğraf melzemesi sağlayan şirin bir hediyelik eşya dükkanı,heybetli kaderine terk edilmiş hüzünlü Taş Mektebi var. Bizans döneminden kalan kiliseleri kimi cami yapılmış kimi kaderiyle başbaşa kalmış...
Sahilde köy hanımlarının reçel,zeytin ve zeytinyağı,turşu sattığı küçük dükkanlar yapılmış.Davetlerini kabul ediyor turşuların zeytinlerin tadına bakıyoruz.

Tekrar gidilesi Trilye'den ayrılırken kalbimin de bir parçası orada kalıyor.Tekrar geleceğim,sokaklarında dolanıp,duvarlarına dokunacağım minik evlerinin ,tekrar geleceğim....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder