22 Mayıs 2012 Salı

Fotografium Nikon D3200 Ödülü İsteyenler Buraya !


Fotografium Nikon D3200 Profesyonel Fotoğraf Makinesi Hediye Ediyor. Siz de katılın Nikon D3200, Lowepro Çanta (DSLR Video Fastpack 250 AW Sırt Çantası) ve Slik Tripod (Slik 500DX Tripod) kazanma şansı elde edin.
http://goo.gl/ciXjD?ref=984 adresini ziyaret ederek detaylı bilgi alabilirsiniz. 

Fotoğrafa amatörce gönlünü kaptırmış biri olarak bu yarışmaya katıldım.Duymayan arkadaş kalmasııınnn....

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Çerkes Sürgünü Anma Etkinliğinde

21 Mayıs Çerkeslerin anayurtlarında uğradıkları soykırım ve sürgün edilmeleri ve Osmanlı topraklarına ayak basmalarının yıldönümüdür.Benim gibi Çerkes kökenlilerin bu ülkede doğup büyümeleri bu vesile ile gerçekleşmiş. Çerkes kökenli Türkler olarak, tarihimizi unutmadığımızı göstermek amacıyla sürgün edilenleri taşıyan gemilerin ilk yanaştığı yer olan Kefken Babalı Sahilinde her yıl anma etkinlikleri düzenleniyor.
Ben de mümkün olduğunca bu etkinliğe katılmaya çalışıyorum.
Babalı bölgesi yerleşimin az olduğu, güzel bir doğası olan, fakat o azıcık  insan varlığı ile bile gayet güzel kirletilmiş  Karadeniz kıyısında bir sahili kapsıyor.Deniz harika, yer yer aşındırma ile şekillenmiş kayalıklarla bölünmüş sarı kumsallar.Ama kumsala dikkatli baktığınızda plastik parçaları ,çer-çöp''insan buraya da geldi'' dedirtiyor.Neden doğa harikası her yeri mahfediyoruz ki.



Çevre katliamı bu ülkede hep beni delirtse de bireysel olarak yapacaklarım sınırlı maalesef,neyse biz konumuza dönelim.

Gittiğimizde üç otobüs dolusu katılımcı ile aynı anda sahile vardık ve hazırlıklar başladı.




Denize çelenk ve karanfiller atılarak,bu kötü şartlardaki sürgünde yolda vefat edenler anılacak,daha sonra meşalelerle bir fener alayı düzenlenip büyük  bir ateş yakılacak.

Küçük koyu bir baştan bir başa karşı kayalıklara  kadar dolaşıp döndük.İleride sahil daha uzun uzadıya devam ediyor.


Bizim etkinliğimiz bu kesimde yapılıyor.Sahilin bir köşesinde küçük bir mağara var.Sahile çıkanlar korunaklı bu mağarayı da kullanmış ve içine yazılar kazımışlar. Ziyaretçiler orayı da dolaşıp kayalıkların üzerinden sobet edip denizi seyrederek programın başlamasını bekliyor.

Türkçe Çerkezce ,Abazaca dillerinde yapılan konuşmalar ve şiirler ile denize çelenk bırakılmasıyla başlatan program herkesi hüzünlendiriyor.Sürgün edilenlerin torunları bu günleri görene kadar atalarımızın bir çok sıkıntılar çekmiş olması,insanların ırkına ,değişik milletten ve dinden olmasına göre ayrımcılığa,sürgüne uğramış olmaları ve neticesinde ana babalarımızın bizlerin ve birçok insanın farklı coğrafyalarda süregelen hayatın içinden gelip geçmeleri düşüncesi kafamdan gelip geçiyor.

Baba tarafım Çerkes halklarından olan Ubıhlardan,anne tarafım ise Gürcü. Bu iki halkın anavatanı Kafkaslar. Hatta şu anda birbirleriyle iyi geçinemeyen halklar bunlar. Burada ise artık Türk kimliği altında özkimliğini çok ta kaybetmeden birarada sorunsuzca aynı köylerde yaşıyorlar,evleniyorlar.
1864 yılında sürgünle gelen bizler ve diğer Kafkas Halkları Çerkesim, Abazayım ,Gürcüyüm,Lazım derken aynı zamanda Türküm de diyebiliyorken,çok daha uzun süredir bu toprakların insanı olan bazı halklar neden ayrımcılık ile ülkeyi bölmeye çalışırlar Türküm diyemezler akıl alır gibi değil.

Artık hava kararmaya başladı,bir süredir görmediğimiz arkadaşlarla yaptığımız sohbet meşaleli yürüyüş anonsu ile bölünüyor.Katılmak isteyenler meşale almaya gidiyorlar.Ben ve birkaç arkadaşım ise
bu sene oluşan harika görüntüyü kaydetmek istiyoruz.Meşalelerle büyük ateş yandığında ateşin yakınına gidip izlemek gerek.O kocaman ateşe bakmak insana hipnotize edici bir duygu veriyor.





Sıçrayan kıvılcımlardan kaçıp yine ateşe yaklaşıyor birkaç hatıra fotoğrafı daha çekerek gecemizi sonlandırıyoruz.
Çerkez nüfusunun %70 i  yani 1.500.000 kadar  Çerkes  sürgün edilmiş o yıl. Anavatanında bile olmayan  bir miktarda Çerkes varlığını artık burada sürdürüyor.Hayat devam ediyor.  
                                           Yeni nesiller unutmuyor,unutturmuyor.





13 Mayıs 2012 Pazar

Kocaeli 4. Kitap Fuarında Bir Ben

Fuar açıldı ve ilk gün oradaydım.
Fuarlarda dolanmak her zaman hoşuma gitmiştir.İlk sırayı Turizm ikinci sırayı Kitap Fuarları alır benim önceliğimde.Tüyap'a artık gitmem zor.Kardeşim o tarafta otururken her yıl giderdim.Artık şehrimizde de olması benim için güzel bir imkan.



Gittiğimizde henüz birkaç saat olmuştu açılalı.Ortalık tenha. Kitap meraklısı üç arkadaş rahat rahat dolaştık.




Arkadaşımın elinde liste,ben utanarak  düşünüyorum aklımda hiç bir kitap yok.Dikkatimi çekeni alacağım.

Hem hevesle bekle hem de böyle... Spontane gelişen herşeyi sevmem mi acaba böyle tedbirsiz yapan beni??


Dönüyor dolaşıyoruz.Fotoğraf hocamız Berker Dalmış'ın da fotoğraf sergisi var fuar içinde,yanına uğrayıp,bir iki hoşbeş ediyoruz.



Ahmet Ümit'in söyleşisi ve imza günü.Salondan taşan dinleyici kalabalığı,upuzun bir kuyruk oluşturuyor imza vakti geldiğinde.Geçen sene imzalatmıştım şimdi o kuyruğa girmeyi gözüm almıyor.

Çocuklar için Tübitak yayınlarına mutlaka uğranmalı.Ufaklık yeğenime bahçedeki hayvanlarla ilgili bir çıkartma kitabı alıyorum .Küçük kaşifler için her türlü eğitici eğlenceli kitap ve kazı çıkar oyuncakları var.

Fuarın bir kısmı sahaflara ayrılmış.Bir zamanlar sıkı takip ettiğimiz Gırgır ve Fırt dergileri deste deste.Ah keşke saklasaydık...

Bir kısmı da derneklere,topluluklara ayrılmış.Bu kısımları hep zayıf bulmuşumdur.Burada biraz daha şenlikili bir hava yaratılamaz mı acaba.

Akşama doğru ortalık kalabalıklaşmaya başladı.Dolaşmaktan ayaklarımız  da ağrıyınca artık tamam son turları atalım diyor.Mutlu mesut fuardan ayrılıyoruz.Önümüzdeki hafta sonu da devam ediyor.Akılda kalanlar için bir kere daha gelebilirim.

Aldığım Kitaplar:

Bahçedeki Yaban Hayatı -Tübitak Yayınları Çocuk Kitapları
Hayalperestler -Patti Smith
Tutunamayanlar-Oğuz Atay
Masumiyet Müzesi-Orhan Pamuk


9 Mayıs 2012 Çarşamba

Kocaeli Kitap Fuarı Başlıyoorrr

Kitap kurtlarının hevesle beklediği fuarın açılış vakti yaklaşıyor.
Senelerce Tüyap'a giden bir İzmit -Adapazar'lı olarak(Afroamerika gibi oldu:), birkaç senedir İzmit'te de kitap fuarı yapılmasına çok seviniyorum.Böylece elimde alınacaklar listesi artı bi dolu aklımda olmayan  ,gördükçe çantaya attığım kitap dergi ile keyifli bir gün geçirmiş oluyorum.Beğendiğim yazarları görme,söyleşilerine katılma,çok ta kuyruk beklemeyi sevmesem de kitaplarını imzalatma şansı doğuyor.
Elinde fotoğraf makinası ile dolaşanlardan biri ben olacağım,fuar izlenimlerimi yazmasam olmaz  :)


     Nasıl mı gidilir.İşte şu şekilde...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Karaaslan Alabalık Tesisleri-Yuvacık


Kocaelinin serinleme noktası Yuvacık.Yükselerek çıkan yemyeşil manzaralı yolları ,baraj gölü , devamında serin dereleri ile her haftasonu ziyaretçi akınına uğrar.Civarda bir çok kez yürüyüş yapmama rağmen hiç bir yerde alabalık yemeye gitmemiştim. Bahar geldi haydi doğaya mantığıyla kendimizi dışarı attığımızda(ki ben aslına Sapanca'nın yemyeşil bir köyündeyim ama olsun hava değişimi iyi gelir :) kendimizi Yuvacık yollarında bulduk.
Kardeşimin daha önce tecrübe ettiği Karaaslan Alabalık istikametimiz. Döne dolaşa çıkarken,baraj gölü ve etrafında piknikçileri seyrediyoruz.Kıyı köşe mnagal keyfi yapanlarla dolu.

Servetiye Köyüne doğru bayağı bir çıkıyoruz.Birkaç mekanı geçtikten sonra nihayet istediğimiz yere vardık.Yıllardır bu işi yaptıkları belli olan,kazandığını işine yatırmış birilerine ait olduğu belli olan bir yer.
Gürüldeyerek akan suyun kenarında üzerine,yazın en sıcağında bile serinlik vaadeden köşeler yaratılmış.
Sığ kısımlarda suyun içinde dolaşmak ta mümkün,etrafında dolanmak ta.

Servis umduğumdan çok daha hızlıydı.Demek ki istendi mi oluyor.Alabalıklar,mıhlama,mantar o kadar çabuk geldi ki şaştım bu hıza,hem de o kadar kalabalıkken. Açtık, hemen toplandık masa başına.Yemekler gayet güzel hazırlanmış.Köy ekmeği,fasülye kavurması hımm başarılı.

Yemeğin  hemen ardından çaydanlık,demlik ateşe konup masaya getirildi.Hiç birşeyi söylemeye bile gerek kalmıyor :)



Yedik içtik yine dolaşıp,fotoğraflar çekindik.Hesap ta çok makul geldi.Mutlu mesut ve doymuş olarak bu serin köşeden kendi serin köşemize Sapanca'ya yola çıktık.






Tesisin sitesine girip baktığımda neden bu kadar memnun kaldığımı anladım.Yuvacık'ta bu işe ilk başlayan tesis sahibinin ,işine aşkla sahip çıkıp geliştirmesi sayesinde,müşteri memnuniyeti yüksek  oluyor demek ki.Tavsiye edebileceğim bir yer haline böylece gelmiş.Gidecek arkadaşlara şimdiden afiyetler olsun...

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Biricit'ten Hakkımdakiler Mim'i


Hımm sorulara bakalım...Neyse zor değilmiş.
1.Ruhunuzun rengi nedir?
Ruhumun rengi kırmızı arkadaşlar.Keskin,ciddi bir kişiliğim var,sert mizaçlıyım,ama aynı zamanda neşeli ve espritüelim kırmızıyı da severim  turuncuyu da her ikisi de bana enerji ve kudret verir yeri gelir.
2.Maddiyat mı Maneviyat mı?Sıralama yapınız.
Hiçbiri cevabı verebilirmiyim.Gerçekçi ve hümanist birşeyim.Ne maddiyattan medet umarım ne de maneviyattan.Olan oluyordur,olmayan da olmuyor.
 3.Hakkınızda bilinen yanlışlar
Sessiz,sakin,dilsiz birşey olduğumu sana çoktur.Yanlış.
Kavgacı,geveze,aksi birşey olduğumu sana çoktur.Bu da yanlış. 
 4.En Sinir Olduğun Üç Şey:
Çevreme baktığımda sokaklarda heryerin çöplük kıvamında olması sinirimi bozar.
Karşımdan gelen adamın yere tükürdüğünü görmek sinirimi bozar.
Ben çok iyi niyetli,harika bir insanım imajı vermeye çalışan zatın bencil bir menfaatçi olması gerçekten sinirimi bozar.

1 Mayıs 2012 Salı

Kaş-Patara Biraz Likya-3((Patara-Xsantos Dolaşması)

Yürüyüşçüler ile buluşup Patara'daki pansiyonumuza yol aldık.Akay Pasiyon temiz bir aile işletmesi.Akşam yemeğinde güveç var.Saat 8 de yenen yemeklere gerçekten aç oturuyoruz.Hemmen güveçlere yumuluyoruz.

Öğlene kadar serbest zaman Patara Antik Kenti ve plajda vakit geçirmek üzere yola koyuluyoruz.



Köyden devam eden yol antik kente doğru uzuyor.Girişte  5 TL bilet kesiliyor.Müze kart bu antik kentlerde geçmekte.


Patara Likya birliğine başkentlik yapmış bir liman kenti.Likya Birliği toplantıları burada olurmuş.Büyük bir şehir olduğu her halinden belli.Antik kentte bana göre daha çok kazılacak yer var.Nitekim bir taraftan kazının devam ettiğini görerek seviniyorum.Bu arada 23 Nisan Kutlaması yapmak üzere çocukları ve aileleri taşıyan arabalar restore edilen kısma geliyor ortalık kalabalıklaşıyor.Yola devam vakti.



Antik tiyatroyu ve diğer kalıntıları gezerek yolumuza devam ediyoruz.;Artık kumullar sazlıklar görünmeye başladı.Deniz yakındır.15 dklık bir yürüyüş daha ve işte Patara kumsalı.


Hava esintili ve deniz dalgalı,biraz düşündükten sonra denize girmemeye karar veriyorum.Büyük, boş ve dalgalı deniz,serin hava pek cezbedici gelmedi.Oysa Küçük Çakıl nasıl da çekmişti.Ben kumsal insanı değilmiyim yoksa :)

Kumsalı gezerken ayaklarımız bileğe kadar kuma gömülüyor.Carettelar bu yüzden mi bu kumsalı tercih ettiler derken gözüme yuvaları ilişiyor.Dikkatle bakınca ne kadar da çok varmış...

Caretta Yuvası
Toplaşma ve yola çıkma vakti.İstikamet Xsantos Antik Şehri.

Şehrin anfi tiyatrosu gayet iyi korunmuş ve büyük içinde vakit geçirmek insanı bir başka yapıyor.Fotoğraflarda görüldüğü gibi herkes bir tarafında oturup bir süre kendini dinliyor.Sezon açılmadığı için gittiğimiz hiçbir yer kalabalık değil.Hep huzur hissi....



 Kilise Kalıntıları


Şehrin kalan kısımlarını da gezip bu Eşen Çayı kenarında kurulmuş Likya Federasyonu'nun başkenti olan şehre son birkez arabadan bakıp dönüşe geçiyoruz.Yol uzun sabaha birçoklarımız işe gidecek.Bu kısa ama yoğun geziden memnun ,bir daha gelinmesi gereken bu diyarı en sakin döneminde gezmenin keyfi ile yola koyuluyoruz.Dönüşte düşünce ...ikinciye hangi mevsimde gelsem :)